E- ISSN: 3023-6215
ANATOLIAN JOURNAL OF GENERAL MEDICAL RESEARCH - Anatol J Med : 30 (60)
Volume: 30  Issue: 60 - 2020
1.Cover

Page I (405 accesses)

2.Advisory Board

Pages II - V (557 accesses)

3.Contents

Pages VI - VII (310 accesses)

4.Publication Policies and Writing Guide

Pages VIII - XI (329 accesses)

CLINICAL RESEARCH
5.Spielberger State and Trait Anxiety Level in Healthcare Professionals During the Covid-19 Outbreak: A Case of Tepecik Hospital
Hüseyin Hakan Sakaoğlu, Dilek Orbatu, Mustafa Emiroglu, Özlem Çakır
doi: 10.5222/terh.2020.56873  Pages 1 - 9 (8983 accesses)
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma, hayatı her boyutu ile derinden etkileyen güncel pandemi olan Covid-19 önceliklidir. Covid-19; Aralık 2019’da Çin’in Hubei bölgesi başkenti Wu-han’da başlamıştır. 11 Mart 2020’de salgın “pandemi” olarak ilan edilmiştir. Salgın, hepimizde ister istemez bir ölüm kaygısı yaratmış olabilir. Özellikle risk grubunda olan sağlık çalışanları için. Sağlık işkolu en riskli işlerden birisi olarak kabul edilir. Bu çalışmanın amacı Covid-19 ile mücadelede en ön safta yer alan Sağlık Çalışanlarının bu pandemi sırasında yaşadıkları kaygı düzeyini ve ona bağlı değişkenleri analiz ederek literatüre katkı sağlamaktır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Araştırma 2020 yılında pandemi devam ederken Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ulaşılabilen sağlık personeline anket yoluyla yapılmıştır. Araştırmada kaygı düzeyini ölçmek için Spielberger tarafından geliştirilen State-Trait Anxiety Inventory-STAI kullanılmıştır.
BULGULAR: Tüm grupta durumluk ve sürekli kaygı puanları değerlendirildiğinde; Durumluk kaygı puanı ortalamasının 44,17 ± 4,97 (%95 GA: 43,12 - 45,21) Sürekli kaygı puanı ortalamasının 44,16 ± 5,88 (%95 GA: 43,14 - 45,18) olduğu görüldü. Araştırma da kaygı düzeyini etkileyen bağımsız değişkenler arasında cinsiyet, medeni durum, çocuklu olma durumu, Covid’li hastayla doğrudan teması olup olmaması, temas süresi, gruplarında anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Sağlık personelinin dinlenme ihtiyacının planlanarak, sadece bulaşma riski değil uykusuzluk ve yorgunluğa bağlı oluşacak diğer risk faktörlerin kontrol altına alınmasını sağlayacak çalışma ve dinlenme ortamlarının oluşturularak çalışma saatlerinin yeniden planlanması, stres ve kaygı düzeylerinin azaltılmasına yönelik destekleyici idari çalışmaların yapılması önerilmektedir.
INTRODUCTION: This study takes priority over Covid-19, the current pandemic that affects life in every aspect. Covidien-19; It started in Wu 2019, the capital of China's Hubei region in December 2019. On 11 March 2020, the epidemic was declared as a “pandemic”. The outbreak may have inevitably created a death anxiety in all of us. Especially for healthcare workers in the risk group. The health sector is considered as one of the most risky jobs. The purpose of this study is to contribute to the literature by analyzing the level of anxiety experienced by Healthcare Professionals, who are at the forefront of the fight against Covid-19, and the variables associated with it.
METHODS: The research was carried out through a questionnaire to healthcare personnel who can be reached at Tepecik Training and Research Hospital in 2020 while the pandemic continues. State-Trait Anxiety Inventory-STAI developed by Spielberger was used to measure the level of anxiety in the research.
RESULTS: When state and trait anxiety scores are evaluated in the whole group; The mean state anxiety score was 44.17 ± 4.97 (95% CI: 43.12 - 45.21). The mean trait anxiety score was 44.16 ± 5.88 (95% CI: 43.14 - 45.18).. In the research, significant differences were found among the independent variables affecting the level of anxiety, gender, marital status, status of being with children, whether there was direct contact with the patient with Covid, duration of contact, and groups. Contributions were made to the literature by making comments on other variables.
DISCUSSION AND CONCLUSION: It is recommended that planning of the rest needs of healthcare personnel, creating working and resting environments that will ensure that not only the risk of contamination, but also other risk factors due to insomnia and fatigue are planned, and supportive administrative studies are carried out to reduce the stress and anxiety levels.

REVIEW
6.Mitigation, Preparedness and Response Practices in Training and Research Hospital During Coronavirus Pandemic
Turhan Sofuoğlu, Mustafa Emiroglu, Şükran Köse
doi: 10.5222/terh.2020.26779  Pages 10 - 18 (1547 accesses)
Amaç; Korona virüs pandemisi sırasında İzmir ilinde 3. basamak bir sağlık kuruluşu olarak hizmet veren Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gerçekleştirilen zarar azaltma, hazırlık ve müdahale uygulamalarını sunmaktır.
Yöntem: İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Afet Planı; 2015 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Hastane Afet ve Acil Durum Planları Uygulama Yönetmeliğine uygun olarak hazırlanmıştır. Bu çalışmada Afet Yönetimi Döngüsünün; Zarar Azaltma, Hazırlık ve Müdahale evrelerinde önceki deneyimlerin ışığında gerçekleştirilen faaliyetler bulunmaktadır.
Bulgular; Covid-19 hastalarının tedavisi için hastanede kapasite artırımı ile hastanenin genel işleyişinde yapılan yönetimsel uygulamalar yer almaktadır. Bunlar; hastane kriz (olay) yönetim merkezinin kurulması, pandemi yönetiminde sosyal medyanın kullanılması, enfeksiyonun önlenmesi ve kontrolü, Covid-19 polikliniğinin oluşturulması, acil servislerin yeniden yapılandırılması, ambulans ve hasta nakil hizmetleri, pandemi servis yatak kapasitesinin artırılması, yoğun bakım servislerinde kapasite artırımı, mikrobiyoloji laboratuvarının Covid-19 yönünden aktifleştirilmesi, poliklinik hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi, ameliyathane çalışma düzeni, spor salonunun geçici yataklı servise dönüştürülmesi, radyoloji (Tıbbi Görüntüleme) hizmetlerinin organizasyonu, İdari Mali İşler müdürlüğü çalışmaları, Sağlık Bakım Hizmetleri müdürlüğü çalışmaları, Destek ve Kalite Hizmetleri müdürlüğü çalışmaları, hastanede pandemi sırasında yapılan diğer uygulamalardır.
Sonuç: Covid-19 pandemisi yönetiminin; Zarar Azaltma, Planlama ve Müdahale evreleri doğru bilgiler ve önceki deneyimler ışığında, doğru ve hızlı kararlar alarak ve iyi bir koordinasyon ile Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yönetilmiştir. Bu anlayışla olay yönetiminin temel unsurları olan; erken uyarı ve izleme, sağlık hizmetlerinin ve hasta bakımının sürekliliği, çalışan sağlığı ve güvenliği, insan kaynakları ve iletişim, sağlık hizmet kapasitesinin artırılması, enfeksiyonun önlenmesi ve kontrolü, ilaçlar dahil sarf malzemelerinin lojistiği ve yönetimi, laboratuvar hizmetlerinin sürekliliği çalışmalarımızın temelini teşkil etmiştir.
Goal; To present the Mitigation, Preparedness and Response Practices during Corona Virus Pandemic in Tepecik Training and Research Hospital, that serves as a tertiary healthcare facility in Izmir.
Method: Izmir Tepecik Training and Research Hospital Disaster Plan has been prepared in accordance with the Hospital Disaster and Emergency Plans Implementation Regulation published by the Ministry of Health in 2015. In this study, the activities carried out in the light of previous experiences during the Mitigation, Preparedness and Response phases of Disaster Management Cycle is explained.
Results; There are capacity building in the hospital and administrative practices in the general operation of the hospital for the treatment of Covid-19 patients, These; establishment of hospital crisis (incident) management center, use of social media in pandemic management, infection prevention and control, creation of Covid-19 policlinic, restructuring of emergency services, ambulance and patient transport services, increasing pandemic service bed capacity, capacity increase in intensive care services, microbiology laboratory activation in terms of Covid-19, reorganization of outpatient services, operating room working order, conversion of the gym to temporary bed service, reorganization of radiology (Medical Imaging) services, actions of Administrative Financial Affairs directorate, Health Care Services directorate, Support and Quality Services directorate and in the hospital other practices made during the pandemic.
Conclusion: Covid-19 pandemic management; Mitigation, Preparedness and Response phases have been managed in Tepecik Training and Research Hospital in the light of accurate information and previous experiences, by making correct and rapid decisions and with good coordination. With this understanding, the main elements of incident management are; Early warning and monitoring, continuity of healthcare and patient care, employee health and safety, human resources and communication, increasing healthcare capacity, prevention and control of infection, logistics and management of consumables, including medicines, and continuity of laboratory services have been the basis of our work.

7.Infectious Disease Outbreaks in History
Hülya Parıldar
doi: 10.5222/terh.2020.93764  Pages 19 - 26 (8649 accesses)
Mikroorganizmaların öldürmeye başlaması için kuvvetli bir tahrik gerekir, ölümler başladığında ise onları durdurmak için çok daha güçlü bir çaba gerekecektir. Tıpkı bu günlerde içinde olduğumuz süreç gibi… Mikroorganizmalar, tarih boyunca kimliği belirsiz katiller olarak ‘’salgın’’ adı altında katliamlar gerçekleştirmiştir. Salgınların nedeni çoğunlukla, mikroorganizmaların doğadaki büyük çalkantılara gösterdikleri tepkiler olmuştur. Savaşlar, nüfus artışı, depremler, seller, fırtınalar, kıtlık, iklim anormallikleri, evsizlik ve çevre kirliliği, salgınlardan bir ya da ikisini harekete geçirebilir. Salgınlar, insanlık tarihindeki çalkantılara her zaman profesyonel birer yağmacı olarak eşlik etmişlerdir. “Salgınlar’’ ile başa çıkma stratejileri, geçmiş salgınların neden, kontrol ve sonuçlarının incelenmesi ile güçlendirilebilir.
A strong drive is required for microorganisms to begin killing, and when deaths begin, a much stronger effort will be required to stop them. Just like the process we are in these days… Microorganisms have carried out massacres under the name of “epidemic” as unidentified killers throughout history. The cause of the outbreaks was mostly the reactions of microorganisms to major turbulence in nature. Wars, population growth, earthquakes, floods, storms, famine, climate abnormalities, homelessness and environmental pollution can trigger one or both outbreaks. Outbreaks have always accompanied the turmoil in human history as professional looters. Coping strategies with "Outbreaks" can be strengthened by examining the causes, control and consequences of past outbreaks.

8.SARS-CoV-2: Mikrobiyology and Epidemiology
Bengü Tatar, Pelin Adar
doi: 10.5222/terh.2020.34392  Pages 27 - 35 (2186 accesses)
Aralık 2019'da Çin’in Wuhan şehrinde yeni bir koronavirüs enfeksiyonu ortaya çıktı ve birkaç ay içinde dünyada 215 ülkeye yayıldı.Şimdiden 3700000’den fazla kişiyi enfekte etti ve 250000’den fazla kişinin ölümüne sebep olmuitur. Ciddi akut solunum sendromunu (SARS, 2003) ve Orta Doğu solunum sendromunundan (MERS,2012) sonraki akut ciddi solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan üçüncü koronavirüs olmuştur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hastalığı “COVID‐19” olarak isimlendirmiş ve 12Mart 2020’de pandemi ilan etmiştir. Koronavirüsler bilinen en büyük genoma sahip RNA virüsleridir. RNA virüslerinin replikasyonunda mutasyon oranlarının DNA virüslerinden çok daha yüksek olduğu düşünülmektedir ve kopyaladıkları baz miktarı arttıkça hata yapma olasılıkları da artar, bu da yeni bir mutasyon gelişmesine, yeni hücre tiplerinin enfekte olmasıyla sonuçlanabilmektedir.
In December 2019, a novel coronavirus infection emerged in Wuhan, China and spread 215 countries throughout worldwide within few months. It has already infected more than 3700000 people and caused more than 250000 deaths globally. This has been the third coronavirus that cause acute severe respiratory infections, following severe acute respiratory syndrome (SARS) in 2003 and Middle East respiratory syndrome in 2012. The World Health Organization named the disease “COVID‐19” and announced the COVID‐19 pandemi on 12 March 2020. Coronaviruses are RNA viruses with the largest known genome. In replication of RNA viruses, mutation rates are considered to be much higher than DNA viruses. As the amount of copies they replicate increases, they are more likely to make mistakes, resulting in the development of a new mutation, infection of new cell types.

9.COVID-19 Transmission and Prevention
Melda Türken, Şükran Köse
doi: 10.5222/terh.2020.02693  Pages 36 - 42 (5434 accesses)
Çin'de 2019 aralık ayında başlayan SARS-CoV-2 virüsünün ve COVID-19 olarak tanımlanan hastalığın sebep olduğu salgın, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2020 mart ayında küresel pandemi olarak ilan edilmiştir. Salgının kaynağı net olarak açıklanamamıştır. Virüsün hayvanlar üzerinde mutasyona uğrayarak insandan insana bulaşma özelliği kazandığı tahmin edilmektedir. Salgının farklı bölgelerde dağılımı ve sonuçları, iklim, hijyen, nüfus, demografik özellikler, bulaş özellikleri gibi birçok faktöre göre farklılık göstermektedir. Hastalık esas olarak damlacık ve temas yoluyla bulaşmaktadır. Ayrıca aerosolların solunması gibi başka yollar da gösterilmiştir. Enfeksiyonun bulaşma riski, maruziyet türü ve süresine, önleyici tedbirlerin kullanımına ve olası bireysel faktörlere göre değişir. Henüz COVID-19’a tamamen etkili olan bir tedavi ya da koruyucu bir aşı yoktur. Ancak tedavi ve aşılarla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Virüsün toplum içinde yayılmasını engelleyecek en önemli önlemler el hijyeni, sosyal mesafe ve karantinadır. Daha fazla yayılmayı engellemek için erken tarama, tanı, izolasyon ve tedavi gereklidir. Önleyici stratejiler, hastaların izolasyonu ve enfekte bir hastaya teşhis ve klinik bakım sağlanması sırasında alınması gereken uygun önlemler dahil olmak üzere dikkatli enfeksiyon kontrolüne odaklanır.
The epidemic caused by the SARS-CoV-2 virus and the disease identified as COVID-19, which started in December 2019 in China, was declared as a global pandemic by the World Health Organization in March 2020. The source of the outbreak has not been clearly explained. It is estimated that the virus mutated on animals and acquired human-to-human transmission. The distribution and outcomes of the epidemic in different regions change according to many factors such as climate, hygiene, population, demographic characteristics, health facilities, and transmission characteristics. The disease is transmitted mainly through droplets and contact. Other ways, such as inhalation of aerosols, are also shown. The risk of transmission of infection varies depending on the type and duration of exposure, the use of preventive measures and possible individual factors. There is currently no cure that is fully effective on COVID-19 or protective vaccine. However, studies on treatment and vaccines are ongoing. The most important measures to prevent the spread of the virus in society are hand hygiene, social distance and quarantine. Early screening, diagnosis, isolation and treatment are necessary to prevent further spread. Preventive strategies focus on careful infection control, including patient isolation and appropriate measures to be taken during diagnosis and clinical care for an infected patient.

10.COVID-19 in Adults: Clinical Findings
Didem Çelik, Şükran Köse
doi: 10.5222/terh.2020.88896  Pages 43 - 48 (2082 accesses)
ERİŞKİNLERDE COVID-19: KLİNİK BULGULAR
Koronavirus hastalığı 2019 (COVID-19), ilk defa Çin’de tanımlanan, patojenitesi oldukça yüksek zoonotik viral bir enfeksiyondur. COVID-19 asemptomatik enfeksiyon, hafif üst solunum yolu hastalığı, şiddetli viral pnömoni kaynaklı solunum yetmezliği ve hatta ölümü kapsayan oldukça geniş bir klinik spektruma sahiptir. Dünya Sağlık Örgütü, Çin’e ait COVID-19 raporuna göre fatalite hızını %3,8 olarak bildirmiştir. Çin’de 72 314 olgunun dahil edildiği çalışmada olguların %81’i hafif, %14’ü ciddi, %5’i kritik olarak değerlendirilmiş, dokuz yaş ve altındaki grupta ölüm bildirilmemiştir. Ancak 70-79 yaş arası vakalarda vaka-ölüm oranı %8.0 ve 80 yaş ve üstü vakalarda %14.8’dir. Çocuklarda COVID-19'un belirti ve bulgularının yetişkinlere benzer veya yetişkinlere göre genellikle daha hafif olduğu bildirilmiştir. T.C. Sağlık Bakanlığı güncel rehberinde gebe olmanın ağır seyirli COVID-19 için ek risk yaratmadığı bildirilmiştir. Hastalığa ait baskın semptomlar ateş ve öksürük olmakla birlikte hastalarda baş ağrısı, konjunktival hiperemi, nazal konjesyon, boğaz ağrısı, sekresyon artışı, balgam, halsizlik, hemoptizi, nefes darlığı, bulantı, kusma, diyare, karın ağrısı, miyalji, döküntü, tat ve koku duyusu bozukluğu gözlenebilir. Hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık, diabetes mellitus, kronik akciğer hastalığı, başta hematolojik olmak üzere maligniteler, immunsupresif tedavi veya hastalık, organ nakli, kronik böbrek yetmezliği, obezite, sigara kullanımı mortalite açısından risk faktörleri arasındadır. Lenfosit sayısında ve fibrinojen düzeyinde azalma ve karaciğer-böbrek fonksiyon testleri, troponin I, D-Dimer, laktat dehidrogenaz, protrombin zamanı, kreatinin kinaz, C-reaktif protein, ferritin, interlökin-6 yükseklikleri kötü prognoz belirleyicileri olarak klinisyene yol gösterebilir. Bu derlemenin amacı güncel literatürlerle erişkinlerde COVID-19 enfeksiyonun klinik bulgularını değerlendirmektir.
COVID-19 IN ADULTS: CLINICAL FINDINGS
Coronavirus disease 2019 (COVID-19) is a zoonotic viral infection that has been identified for the first time in China with a high pathogenicity. COVID-19 has a wide spectrum of clinic including asymptomatic infection, mild upper respiratory disease, respiratory failure due to severe viral pneumonia, and even death. World Health Organization reported the fatality rate as 3.8% according to COVID-19 report. In the study, in which 72 314 cases were included in China, 81% of the cases were evaluated as mild, 14% as serious and 5% as critical, and no deaths were reported in the age group of nine and under. However, the case-fatality rate is 70% for cases 70-79 years old and 14.8% for cases 80 and older. It has been reported that the signs and symptoms of COVID-19 in children are similar to adults or are generally milder than adults. It has been reported in the current guideline of the T.R. Ministry of Health that pregnancy does not pose any additional risk for severe course COVID-19. Although the main symptoms of the disease are fever and cough, patients may have headache, conjunctival hyperemia, nasal congestion, sore throat, increased secretion, sputum, malaise, hemoptysis, shortness of breath, nausea, vomiting, diarrhea, abdominal pain, myalgia, rash, taste and smell disorder. Hypertension, cardiovascular disease, diabetes mellitus, chronic lung disease, all malignancies especially hematological, immunosuppressive therapy or disease, organ transplantation, chronic kidney failure, obesity, smoking are among the risk factors for mortality. Decrease in lymphocyte and fibrinogen count and liver-kidney function tests, troponin I, D-Dimer, lactate dehydrogenase, prothrombin time, creatinine phosphokinase, C-reactive protein, ferritin, interleukin-6 height may lead the clinician as poor prognosis markers. The aim of this review is to evaluate the clinical findings of COVID-19 infection in adults with current literature.

11.Elderly People in Covid-19 Outbreak
Zeynep Altın
doi: 10.5222/terh.2020.93723  Pages 49 - 57 (15815 accesses)
Tüm dünyaya yayılan Covid 19, 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi olarak kabul edilmiştir. Covid 19 salgını, tüm dünyada milyonlarca insanın enfekte olmasına ve çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Covid-19'un yaşlı yetişkinler arasında gözlenen yüksek morbidite ve mortalite oranları, hem ana akım medyada hem de sosyal medyada yaygın olarak dillendirildi. Dünyada birçok hükümet, söylemlerinde yaş vurgusu yaptı ve böylelikle yaş(lı) ayrımcılığına zemin hazırlayan bir ortam oluştu.
Geriatri alanında çalışmalar artıyor olsa da yaş-temelli ayrımcılık yaygındır. Yaşlıları pandeminin olumsuz etkilerinden korurken onlara bu acil ve olağandışı durumda saygı duymak ve desteklemek gerekmektedir. Pandemi sağlık sistemi üzerinde yüksek baskı oluşturduğunda ve kaynakların mevcudiyeti tüm ihtiyaçlarla başa çıkmak için yeterli olmadığında, yaşın olumsuz bir faktör olabileceği yönündeki risk unutulmamalı ve tüm yaşlı insanların bu zamanlarda saygı ve onurla tedavi edilmesini savunmalıyız.
Bu yazı ile Covid 19 salgınının patlak vermesinin sonucu maruz kaldığımız pandemi günlerinde toplumun kırılgan, dezavantajlı gruplarından olan yaşlılar ile riskleri, pandemik triyajdaki yaş faktörü ve müdahale alanlarının tartışılması amaçlandı.
Covid-19 infection which affects the whole world was accepted as a pandemic by the World Health Organization (WHO) on March 11, 2020. The Covid-19 outbreak has caused millions of people to become infected and a large number of people to die across the world. The high morbidity and mortality rates of Covid-19 among older adults have been widely took place both in press and social media. Governments around the world have emphasized age in their declarations and therefore created an environment that lays the ground for elder discrimination. Although studies in the field of geriatrics are increasing, age-based discrimination is still common in societies. While protecting the elderly from the negative effects of the pandemic, it is necessary to respect and support them in this emergency and unusual situation. In some cases, it can be seen that the pandemic exerts pressure on the health system and the available resources are not sufficient to deal with all medical requirements. It should be remembered that older age may be a risk factor in these cases. But the more important thing is; to ensure that all elderly people are treated with respect and dignity even at these times. With this article, it is aimed to discuss the age factor and intervention areas in pandemic triage and other risky situations in the elderly people who are among the disadvantaged groups of society, during the Covid-19 pandemic period.

12.Covid-19 in Children: Epidemiology and Clinical Features
Yavuz Demirçelik, Ali Kanık
doi: 10.5222/terh.2020.60320  Pages 58 - 62 (1467 accesses)
Çin’de 2019 yılı aralık ayından itibaren görülmeye başlayan, ilerleyen günlerde bütün dünyayı etkisi altına alıp pandemiye yol açan Covid-19 enfeksiyonu halen etkisini sürdürmektedir. Enfeksiyonun ilk görülmeye başladığı günlerde pediatrik vaka sayısının erişkin vakalara oranla az olması araştırmacılarda çocukların bu enfeksiyona duyarlı olmadığı izlenimini yaratmıştır. İlerleyen günlerde pediatrik vakaların da görülmesiyle birlikte etkilenen çocuklar ile ilgili veriler de ortaya çıkmaya başlamıştır. Çocuklarda Covid-19 enfeksiyonu ile ilgili birden çok vaka serisi olmasına rağmen ilgili kapsamlı raporlar eksiktir. Bu makale çocuklarda Covid-19 enfeksiyonun epidemiyolojik özelliklerini ve klinik bulgularını güncel veriler ile birlikte gözden geçirmektedir.
Covid-19 infection, which started to be seen in China in December 2019, has affected the whole world in the following days, caused pandemics, and continues its effect. The fact that the number of pediatric cases was less compared to adult cases in the days when the infection first appeared, gave the researchers the impression that children are not susceptible to this infection. In the following days, with the onset of pediatric cases, data on affected children began to emerge. Although there are many case series related to Covid-19 infection in children, comprehensive reports are lacking. This article reviews the epidemiological characteristics and clinical findings of Covid-19 infection in children with current data.

13.Covid-19 Infection in The Perinatal and Neonatal Period
Ozgun Uygur, Mehmet Yekta Oncel
doi: 10.5222/terh.2020.97830  Pages 63 - 69 (1851 accesses)
Yeni tip Coronavirus enfeksiyonu (COVID-19) daha çok erişkinlerde görülmekle birlikte çocukluk yaş grubunda ve yenidoğan döneminde de görülebilmektedir. Yenidoğanlarda gebeden fetüse vertikal geçiş konusunda veriler halen yetersiz olmakla birlikte yenidoğanlar immun sistemlerinin immatür olması, vajinal doğumlarda perinatal temas olasılığının olması, asemptomatik annelerden doğum sonrası temas nedeni ile risk altındadırlar. Yenidoğanda vaka tanımında erişkin yaş grubu tanımlaması kullanılmaktadır. Şüpheli/pozitif gebelerin doğumundan itibaren yenidoğana ait önlemler alınmalı, uygun doğum koşullarında izolasyon önlemleri alınarak güvenli transport sağlanmalıdır. Bebekler yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde izole edilerek temel bulaş yolu temas ve damlacık yolu ile olması nedeni ile standart ve damlacık enfeksiyonu önlemleri alınmalıdır. Özgül bir klinik tablosu olmayan bu enfeksiyonun tedavisinde uygulanacak destek tedavi gereksinimlere göre uygulanmaktadır. Bu süreçte anneye anne sütünün temini hakkında bilgilendirme yapılarak anne bebeğini el hijyeni sağlandıktan sonra tıbbi/cerrahi maske ile emzirebilir veya yine el hijyeni ve meme başı temizliğini sağlayarak maske ile sütünü sağıp bebeğin anne sütü almasını sağlayabilir. COVID-19 enfeksiyonun vertikal veya horizontal geçişi, izlem ve tedavisi, kısa ve uzun dönem sonuçları hakkında kapsamlı çalışmalara gereksinimi vardır.
The novel Coronavirus infection (COVID-19) is generally detected in adults, but it can also be seen in childhood and newborn period. Although the data on the transition from pregnancy to fetus in newborns is still insufficient, newborns are at risk due to their immature immune systems, the possibility of perinatal contact in vaginal deliveries and postpartum contact from asymptomatic mothers. Case report definition is similar to the adult group. From the birth of suspected/positive pregnant women, neonatal precautions should be taken and under appropriate birth conditions, safe transport should be provided by isolation precautions. Infants should be isolated in neonatal intensive care units, and standard and droplet infection precautions should be taken, since the main route of transmission is through contact and droplet. This disease does not specific clinical features, so support for the treatment of this infection is applied according to the treatment requirements of the patients. In this process, after the mother is informed about the supply of breast milk, the mother can breastfeed her baby with a medical/surgical mask after hand hygiene, or by providing hand hygiene and nipple cleaning, mother can milk to bottle so that the baby can receive breast milk. Comprehensive studies are needed on vertical/horizontal transmission, follow-up and treatment of COVID-19 infection and also short and long-term outcomes of this infection.

14.Laboratory Diagnosis of SARS-CoV-2
Alper Togay, Nisel Yılmaz
doi: 10.5222/terh.2020.13007  Pages 70 - 75 (1288 accesses)
Aralık 2019'da Çin'in Wuhan şehrinde, yeni bir koronavirüs nedeniyle bir salgın başladı ve hızla dünyaya yayıldı. Bu virüs son yirmi yılda iki önemli salgına neden olmuş olan şiddetli akut solunum sendromu (SARS) ve orta doğu solunum sendromunun (MERS) etkeni olan beta koronavirüsler ile genomik yapısı, yayılımı, patogenezi açısından benzeyen SARS-CoV-2’dir. Bu derleme, tüm dünyaya yayılmış koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) salgınına odaklanarak SARS-CoV-2'yi test etmek için mevcut laboratuvar yöntemlerini gözden geçirmektedir. SARS-CoV-2'nin hızlı ve kesin laboratuvar tanısı, karantina önlemlerinin erken alınarak, hastalara tedavileri planlanıp, salgının yayılımını önlemek için gereklidir. Viral pnömoniler pürülan balgam üretimiyle sonuçlanmadığı için, nazofaringeal sürüntü örneği en sık kullanılan yöntemdir. SARS-CoV-2’yi moleküler yöntemlerle test ederken nazofaringeal örnekler bazı vakaları atlayabilir; bu nedenle bronkoskopi ile daha derin bir örnek alınması gerekebilir. Ama bronkoskopi oluşturduğu aerosol nedeniyle sağlık çalışanlarına bulaş açısından daha risklidir. Bunun yerine tekrarlanan nazofaringeal örnekleme yapılabilir, çünkü zamanla nazofarenkste SARS-CoV-2 bulunma olasılığı artar. Antikor testleri için de örneğin alındığı hastalığın evresi çok önemlidir. Antikor oluşumunun doğası gereği birinci haftadan sonra örneklerin uygun testlerle çalışılması gereklidir. Çapraz reaksiyonları engellemek için farklı antijenleri hedefleyen çeşitli testler kullanılabilir.
In December 2019, an outbreak began in Wuhan, China; due to a new coronavirus and spread rapidly across the world. This virus SARS-CoV-2 is similar with severe acute respiratory syndrome (SARS) and middle east respiratory syndrome (MERS) which have caused two important epidemics in the last two decades; by their genomic structure, spread, pathogenesis. This presentation reviews current laboratory methods to test SARS-CoV-2, focusing on the worldwide outbreak of coronavirus disease 2019 (COVID-19). The rapid and precise laboratory diagnosis of SARS-CoV-2 is required to take quarantine precautions early, to plan treatment for patients and to prevent the spread of the epidemic. A nasopharyngeal swab sample is the most common method to test viral pneumonias. When testing SARS-CoV-2 with molecular methods, nasopharyngeal samples may miss some cases; so that a deeper sample may be required by using bronchoscopy. However, bronchoscopy is more risky in terms of transmission to healthcare workers due to the aerosol it generates. Instead of bronchoscopy, repeated nasopharyngeal sampling can be performed, due to the possibility of finding SARS-CoV-2 in the nasopharynx increases in course of time. The stage of the disease from which the sample is taken is also very important for antibody tests. Due to the nature of antibody formation, after the first week samples should be run with appropriate tests. Various tests can be used to target different antigens to prevent cross reactions.

15.Microbiological Diagnosis Of Covid-19 Disease In Children
Yıldız Ekemen Keleş, Dilek Yılmaz Çiftdoğan
doi: 10.5222/terh.2020.26056  Pages 76 - 84 (1334 accesses)
Son zamanlarda, Çin’de yeni bir koronavirüs hastalığı (COVID-19) ortaya çıkarak kısa sürede 185 ülkeye yayıldı ve sağlık sistemleri üzerinde önemli bir yük oluşturarak birçok insanın yaşamını kaybetmesine neden oldu. COVID-19 hastalığının kesin bir tedavi rejimi ya da aşısı yoktur. Fakat erken teşhis hastalığın ilerlemesini kontrol etmek ve popülasyondaki yayılımını sınırlamak için gereklidir. Bu nedenle, COVID-19’un gelecekte daha fazla yıkımını önlemek amacıyla hızlı ve doğru erken tanı yöntemleri hayati öneme sahiptir.
COVID-19’un tanısı, solunum yolu salgılarından rutin olarak kantitatif gerçek zamanlı ters transkriptaz‐polimeraz zincir reaksiyonu (rRT ‐ PCR) ile virüsün RNA’sının tespitine dayanır. RT-PCR, yüksek yanlış negatiflik oranları ve kit tedarikiyle ilgili sıkıntılar nedeniyle şüpheli hastaların tanısı için memnun edici bir performans verememektedir. SARS‐CoV-2 enfeksiyonunun en iyi şekilde tespit edilmesi için test kitinin kalitesinin ve standart çalışma prosedürünün hızlı bir şekilde optimize edilmesi gereklidir.
Çocuklarda COVID-19’un tanı kriterleri; yetişkin hastaların temasına dayanarak, epidemiyolojisi ve klinik belirtileri ile formüle edilmiştir. Çocuklarda farklı klinik bulguların olması ve asemptomatik enfeksiyon oranlarının fazlalığı nedeniyle farklı tanı metodlarına ihtiyaç vardır.
Bu derlemede; çocuklarda COVID-19 hastalığının moleküler testleri, serolojik yöntemleri, viral genomik sekanslama ve viral kültürü hakkındaki literatür bilgileri özetlenmiştir.
Recently, a novel coronavirus (SARS-CoV-2) has emerged, rapidly spreading and severely straining the capacity of the global health community. First described in Wuhan, China, the virus has spread to 185 countries, showing little signs of eradication. There does not exist a medical treatment regimen or a vaccine to address COVID 19 definitively. Many nations are employing combinations of containment and mitigation strategies, where early diagnosis of COVID-19 is vital in controlling illness progression and limiting viral spread within the population. Thus, rapid and accurate methods of early detection are vital to contain COVID-19 and prevent further spread in future.
Quantitative real‐time reverse transcriptase‐polymerase chain reaction (rRT‐PCR) assay has routinely been used for the detection of viruses from respiratory secretions and diagnostics of COVID‐19. Limited by the high false negative rates and kit supply, RT-PCR cannot give a satisfied performance for diagnosing suspicious patients. It is urgent to rapidly optimize the quality of testing kit and standard operating procedure for the best testing of SARS‐CoV‐2 infection.
The criteria for diagnosis of COVID-19 in children were formulated based on the diagnosis of adult patients, combined with the characteristics of epidemiology and clinical manifestations of children. Different diagnostic methods are needed due to the frequency of asymptomatic infection in children.
In this review, molecular tests, serological methods, genomic sequencing and viral culture of covid-19 disease in children were summarized.

16.Laboratory and Imaging Findings in Children Diagnosed with COVID-19
Gülnihan Üstündağ, Dilek Yılmaz Çıftdogan
doi: 10.5222/terh.2020.83788  Pages 85 - 89 (4620 accesses)
COVID-19 pandemisi kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Pediatrik yaş grubunda laboratuvar ve görüntüleme bulguları incelendiğinde, erişkinlerde sık görülen lenfopeni çocuklarda daha nadir izlenir. Literatürdeki vaka serilerinde beyaz küre sayıları çoğunlukla normal bulunmuştur. Yalnızca bir çalışmada lenfopeni oranı %35 olarak nispeten yüksek saptanmıştır. Trombositopeni ve D-dimer yüksekliği kötü prognoz göstergesidir. Yoğun bakımdaki hastalarda bakılan C reaktif protein, prokalsitonin, laktat dehidrogenazın daha yüksek olduğu görülmektedir. COVID-19 ön tanısına yönelik çekilen toraks bilgisayarlı tomografi görüntülemesinde çocuklarda sıklıkla halo işareti ve konsolidasyon, yama tarzı infiltrasyonlar ve buzlu cam görüntüsü olduğu izlenmektedir. Bu bulguların ayrıca influenza virüs, parainfluenza virüs, RSV, adenovirüs gibi diğer viral etkenlerin neden olduğu pnömonilerde de görülebileceği unutulmamalıdır. Bunun yanı sıra, COVID-19 tanısı almış bireylerle yoğun temas öyküsü olan ve kliniği uyumlu olduğu düşünülen pediatrik olgularda ilk alınan solunum örneğinin negatif olabileceği ve tekrarlayan testler ile pozitif saptanabileceği bilinmekte ve bu hastaların özellikle ilk başvuru esnasındaki görüntülemeleri tanıda önem arz etmektedir. Genel olarak COVID-19 pandemisinin çocukluk çağındaki daha ılımlı gidişatı fark edilir düzeydedir. Bu derlemede, COVID-19 tanısı alan pediatrik yaş grubunun laboratuvar ve görüntüleme bulgularının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
COVID-19 pandemic is of great influence worldwide. When laboratory and imaging findings are examined, lymphopenia which frequently seen in adults, rarely observed in children. Case series in the literature, indicates that white blood cell counts were mostly normal. In only one study, the lymphopenia rate was found to be relatively high at 35%. Thrombocytopenia and increased D-dimer are indicative of poor outcome. It is observed that C reactive protein, procalcitonin, lactate dehydrogenase of patients in intensive care unit are higher. Halo sign with consolidation, patchy infiltrates and ground-glass opacities are frequently observed in thorax computed tomography imaging of children diagnosed with COVID-19. It should be noted that these findings can also be seen in pneumonia caused by other viral factors such as influenza virus, parainfluenza virus, RSV, adenovirus. In addition, it is known that the first respiratory sample may be negative in pediatric cases. If there is an history of intense contact with individuals diagnosed with COVID-19 and clinical findings are similar with COVID-19, there should be a consideration of second test. Overall, the milder course of the COVID-19 pandemic in childhood is noticeable. In this review, it was aimed to evaluate the laboratory and imaging findings of COVID-19 in children.

17.COVID-19 Infection and CAR T Cells
Aslı Özkızılcık Koçyiğit, İbrahim Pirim
doi: 10.5222/terh.2020.39205  Pages 90 - 93 (891 accesses)
Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde akut solunum yolu hastalıklarının sebebinin SARS-CoV-2 (Severe acute respiratory syndrome coronavirus 2) olarak adlandırılan virüs olduğu saptandı ve hızla tüm dünyaya yayıldı. Hastalığın seyri kişiden kişiye göre değişmektedir. Kimi hastalarda çok hafif semptomlar gözlenirken kimilerinde çok ağır solunum yolu yetmezliğine ve ölüme sebep olmaktadır. Bunun sebebi kişinin virüse karşı verdiği doğal ve adaptif immün yanıttır. Ağır seyreden Koronavirüs 2019 (Covid-19) hastalarında da hiperinflamasyon ve sitokin fırtınası sendromu görülür. Genetik olarak modifiye edilmiş Kimerik Antijen Reseptörü T hücrelerinde, B hücre lenfoma ve lösemi tedavisi için T hücrenin T hücre reseptörü alınıp yerine kimerik antijen reseptörü yerleştirilmiştir. Bu kimerik antijen reseptörü tümör antijenlerine spesifiktir. Bu sayede T hücreleri tümör hücrelerini tanıyarak yok edebilir. Bu yaklaşım modifiye edilerek Covid-19 tedavisi için kullanılabilir ancak bununla ilgili henüz tamamlanmış bir çalışma bulunmamaktadır.
Severe acute respiratory syndrome coronavirus 2 virus (SARS-CoV-2) was detected as a causative agent of acute respiratory diseases in Wuhan in China in December 2019, and it quickly spread all over the world. The severity of the disease changes from person to person. Some patients have mild symptoms, while it causes severe respiratory failure and death in other patients. The reason for this difference is innate and adaptive immune response of the individual. Hyper-inflammation and cytokine storm syndrome were observed in patients with severe Coronavirus 2019 (Covid-19) infection. T cell receptor was replaced by chimeric antigen receptor in genetically modified Chimeric Antigen Receptor T cells for B cell lymphoma and leukemia treatment. This chimeric antigen receptor is specific to tumor antigens. Thus, T cells can recognize and kill tumor cells. This approach can be used for covid-19 treatment; however, there has been no completed study, yet.

18.COVID-19 Infection and Cardiovascular Diseases
Cenk Ekmekci, Öner Özdoğan
doi: 10.5222/terh.2020.24654  Pages 94 - 100 (1860 accesses)
COVID-19 enfeksiyona ait bulgular genelde solunum sistemi ile ilişkili olmakla birlikte hastaların bir kısmında başvuru anında kalp ve damar hastalık bulguları görülmektedir. Ölüm oranının bilinen kalp ve damar hastalıkları olan yaşlılarda en yüksek olması nedeniyle COVID-19 pandemisinde kardiyoloji uzmanlarının hastalıkla mücadelede aktif görev almaları zorunlu hale gelmiştir. Derlememizin amacı COVID-19’lu hastalarda kalp yetmezliği, akut koroner sendrom, koagülopati ve hipertansiyon tanı ve tedavilerinin yönetimi ile birlikte sahada çalışan tüm tıp doktorlarına karşılaştıkları sorunlar ve sorular hakkında pratik öneriler sunmaktır.
Although the findings of COVID-19 infection are generally related with the respiratory system, cardiovascular disease findings are observed in some patients at admission. As the highest mortality rate is seen in the elderly with known cardiovascular diseases, cardiologists have to take active parts in dealing with the disease in the COVID-19 pandemic. The purpose of this review is to provide practical advice on the issues and questions that all medical doctors working in the field could face, along with the management and diagnosis of heart failure, acute coronary syndrome, coagulopathy, and hypertension in patients with COVID-19.

19.Overview of COVID-19 Infection from Immunological Perspective
Mustafa Soyöz, Tülay Kılıçaslan Ayna, İbrahim Pirim
doi: 10.5222/terh.2020.11298  Pages 101 - 111 (1786 accesses)
Koronavirüsler, ~ 30 kb'lık genetik materyale sahip, zarflı, pozitif, tek sarmallı RNA virüsleridir. Virüsün konakçıdaki yaşam döngüsü, bağlanma, penetrasyon, biyosentez, olgunlaşma ve salıverme olmak üzere beş adımda gerçekleşir. SARS-CoV-2’nin spike proteini için fonksiyonel bir reseptör olarak tanımlan ACE2, akciğer epitel hücrelerinde yüksek oranda ifade edilmektedir. Bu nedenle öncelikli olarak solunum sistemini etkiler ve diğer organ sistemleri üzerine de etkileri olur. SARS-CoV-2'nin antijen sunumunun anlaşılması, COVID-19 patogenezini anlamamıza yardımcı olacaktır. Burada insan lökosit antijenlerinin (HLA) çeşitliliğinin hastalığa yakalanma ve bağışıklık sisteminin yanıtında önemli olabileceği düşünülmektedir. HLA-DR*0301, HLA-Cw*1502 ve HLA-A*0201 alellerinin SARS enfeksiyonundan korunma ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Bazı hastalarda proenflamatuar sitokinlerin artışıyla başlayan tablo diğer enflamatuar sitokinlerinde devreye girmesiyle yaygın akciğer iltihabına aracılık eden bir sitokin fırtınasını tetikleyen işlevsiz bir bağışıklık tepkisi ortaya çıkartır. Antikora bağımlı artış (ADE) COVİD-19 patogenezinde tartışılan bir diğer mekanizmadır ve viral enfeksiyon hasarının artışına neden olabileceği bildirilmiştir. ADE de bağışıklık komplekslerine bağlanan virüs peptitlerin hücre yüzeyinde FcγRIIa’ya bağlanmaları yoluyla hücresel alımını teşvik edilebileceği tahmin edilmektedir.
Coronaviruses are enveloped, positive, single-stranded RNA viruses with ~ 30 kb genetic material. The life cycle of the virus in the host takes place in five steps: attachment, penetration, biosynthesis, maturation and release. Defined as a functional receptor for the spike protein of SARS-CoV-2, ACE2 is highly expressed in lung epithelial cells. Therefore, it primarily affects the respiratory system and also has effects on other organ systems. Understanding the antigen presentation of the SARS-CoV-2 will help us understand the pathogenesis of COVID-19. Here, it is thought that the diversity of human leukocyte antigens (HLA) may be important in the response to the disease and immune system. HLA-DR * 0301, HLA-Cw * 1502 and HLA-A * 0201 alleles have been reported to be associated with protection from SARS infection. The table, which starts with the increase of proinflammatory cytokines in some patients, induces a dysfunctional immune response that triggers a cytokin storm mediating widespread lung inflammation by activation in other inflammatory cytokines. Antibody dependent increase (ADE) is another controversial mechanism in the pathogenesis of COVID-19, and it has been reported to cause increased viral infection damage. In ACE, it is estimated that cellular uptake can be promoted by binding of virus peptides bound to immune complexes to FcγRIIa on the cell surface.

20.Covid-19 and Gastrointestinal System
Gözde Derviş Hakim, Sevil Özer Sarı
doi: 10.5222/terh.2020.96630  Pages 112 - 117 (2445 accesses)
Çin’in Wuhan kentinde, Aralık 2019 ‘da ilk defa görülen akut respiratory syndrome coronavirus 2 (SARS- CoV-2), coronavirus hastalığı 2019 (Covid-19) olarak bilinen, tüm dünyada 100 den fazla ülkeyi ve 3,5 milyondan fazla insanı etkilemiştir. Önceleri sadece solunum yolu enfeksiyonu gibi görülse de, virüsün patogenezi anlaşıldıkça özellikle gastrointestinal sistem tutulumu ve fekal oral yayılımın da önemli olduğu görülmüştür. Bu yazıda; Gastrointestinal Sistem Tutulumu Mekanizması, Gastrointestinal Semptomlar, Gastrointestinal Sistem Tutulumuna Dair Histopatolojik Bulgular, Karaciğer tutulumu, Fekal –Oral Bulaş konuları tartışılacaktır.
Acute respiratory syndrome caused by severe acute respiratory syndrome coronavirus 2 (SARS-CoV-2) in Wuhan, China, now konown as coronavirus disease 2019(Covid-19), begining in December 2019, has affected more than 100 countries and more than 3.5 million people worldwide. Although it was seen only as a respiratory infection in the begining, it was seen that gastrointestinal system involvement and fecal oral spread were important as the pathogenesis of the virus was understood. In this review article, we summarized the mechanism of the gastrointestinal system involvement, gastrointestinal symptoms, histopathological findings of gastrointestinal system involvement, liver functions, fecal- oral transmission.

21.Nutrition in SARS-CoV-2 (Covid-19) Disease
Aykut Sarıtaş, Taner Çalışkan, Mehmet Burak Öztop
doi: 10.5222/terh.2020.15689  Pages 118 - 125 (1659 accesses)
Şu anda, beslenme ve COVID-19 arasında optimum etkileşimi önermek için yeterli veri yoktur. Geçmişte influenza pandemilerinde yetersiz beslenme ve kıtlık, genç popülasyon da dahil olmak üzere yüksek hastalık şiddeti ve mortalite ile ilişkili olarak bulunmuştur. Nutrisyon tedavisi, SARS-CoV-2 enfeksiyonu hastalarında meydana gelebilecek komplikasyonları ve olumsuz sonuçları azaltma potansiyeline sahip olup tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır. Yetersiz beslenmenin önlenmesi, teşhisi ve tedavisi, COVID-19 hastalarının tedavisine rutin olarak dahil edilmelidir. Covid-19 enfeksiyonunda nutrisyon yönetimi hakkında birçok belirsizlik devam etmekte olup öneriler şu an için ESPEN ve ASPEN yönergelerine, uzman görüşlerine ve klinik deneyimlere dayanmaktadır.
Currently, there is insufficient data to suggest optimal interaction between nutrition and COVID-19. In the past, malnutrition and famine in influenza pandemics have been associated with high disease severity and mortality, including the young population. Nutrition therapy has the potential to reduce the complications and negative results that may occur in patients with SARS-CoV-2 infection and is an integral part of the treatment. Prevention, diagnosis and treatment of malnutrition should be routinely included in the treatment of patients with COVID-19. Many uncertainties about nutritional management remain in Covid-19 infection, and recommendations are currently based on ESPEN and ASPEN guidelines, expert opinions and clinical experience.

22.Treatment of COVID-19
Sabri Atalay, Gürsel Ersan
doi: 10.5222/terh.2020.48030  Pages 126 - 134 (4602 accesses)
Covid-19 tedavisinde etkili olduğu gösterilmiş bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Remdesivir dışında onay almış bir antiviral ilaç da bulunmamaktadır. Bu konuda deneme aşamasında olan pek çok ajan mevcuttur. Bu makalede in vitro ve bazı in vivo çalışmalarda etkili olduğu gösterilmiş tedavi yöntemleri ile ilgili bilgiler sunulacaktır.
There is no treatment method shown to be effective in Covid-19 treatment. Apart from remdesivir, there is no approved antiviral drug. There are many agents in the trial phase on this subject. This article will provide information on treatment methods that have been shown to be effective in in vitro and some in vivo studies.

23.COVID-19: Treatment In Pediatric Patients
Aslıhan Şahin, Ahu Kara Aksay
doi: 10.5222/terh.2020.42204  Pages 135 - 141 (1830 accesses)
SARS-CoV-2 enfeksiyonu, oldukça bulaşıcı olması nedeniyle tüm ülkeler için önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Hastalığı tedavi etmek için henüz kanıtlanmış ve onaylanmış bir tedavi yoktur. Hastalığın yönetimi esas olarak destekleyici tedaviye, semptomların tedavisine ve solunum yetmezliğinin önlenmesine dayanmaktadır. COVID-19 tedavisi için remdesivir, favipiravir, klorokin, hidroksiklorokin, ritonavir/lopinavir, inteferon-α ve diğer potansiyel ilaçların antiviral etkileri umut vermektedir. Teikoplaninin, monoklonal antikorların ve immünmodülatörlerin tedavideki rolleri araştırılmaktadır. Çocuk yaş grubunda COVID-19’un erişkin hastalara göre daha hafif ve ılımlı geçtiği gözönüne alınırsa tedavi seçenekleri daha kısıtlıdır. Fakat virüse karşı etkin aşı ve tedavi yöntemlerinin geliştirilebilmesi için klinik çalışmalar son hızıyla devam etmektedir. Bu derlemede çocuk hastalardaki tedavi önerileri özetlenmektedir.
SARS-CoV-2 disease has become an important health problem for all countries because it is highly contagious. There is no proven and approved treatment to treat the disease. Management of the disease is mainly based on supportive therapy, treatment of symptoms, and prevention of respiratory failure. The antiviral effects of remdesivir, favipiravir, chloroquine, hydroxychloroquine, ritonavir / lopinavir, inteferon-α, and other potential drugs are promising for COVID-19 treatment. The roles of teicoplanin, monoclonal antibody and immunomodulators in treatment are being investigated. Considering that COVID-19 is milder and more moderate in pediatric patients than an adult, treatment options are more limited. However, clinical studies continuing at full speed in order to develop effective vaccine and treatment methods against the virus. In this review, treatment recommendations for pediatric patients are summarized

24.Management of Covid-19 Patients In Intensive Care Unit
Kazım Rollas, Nimet Şenoglu
doi: 10.5222/terh.2020.77044  Pages 142 - 155 (1975 accesses)
2019'un sonunda, Çin'in Wuhan kentinde bilinmeyen ciddi pnömonisi olan bir grup hasta bildirildi. Şubat 2020'de Dünya Sağlık Örgütü enfeksiyonu Coronavirus 19 hastalığı (COVID-19) olarak tanımladı. Son zamanlarda dünya genelinde artan sayıda vaka bildirilmiştir ve 4.000.000'dan fazla insanın Coronavirus 19 ile enfekte olduğu doğrulanmıştır. Covid-19 enfeksiyonu, asemptomatikten şiddetli akut solunum distresine kadar çok çeşitli klinik semptom ile karakterizedir. COVID-19 hastalarının % 5-10'unda ciddi ARDS gelişir. Bu hastalık solunum, kardiyovasküler, gastrointestinal, merkezi sinir ve böbrek sistemlerini ciddi şekilde etkileyebileceğinden, yoğun bakım ünitesi yönetimi esastır. Salgın hasta bakımı için multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Yoğun bakımcılar ve yoğun bakım üniteleri en ağır vakaların tedavisinde çok önemli bir yer tutar. Bu durum, mevcut YBÜ yataklarının doygunluğuna yol açar ve sağlık hizmetleri sistemleri ve sağlayıcıları üzerinde ciddi bir yük oluşturur. Bu makale, yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) COVID-19 hastalarını yöneten yoğun bakım doktorlarını desteklemek için öneriler sunmaktadır. Covid-19 hastalarının yoğun bakımda tedavisi için klinik pratik üzerinden önerilerle literatürü özetledik.
At the end of 2019, a cluster of patients with severe pneumonia of unknown origin were reported from Wuhan, China. In February 2020, The World Health Organization identified the infection as Coronavirus 19 disease (COVID-19). Recently there are an increasing number of cases reported throughout the World and more than 4.000.000 people have been confirmed as infected with Coronavirus 19. The infection with Covid-19 is characterized by a large variability of clinical symptoms, from asymptomatic to severe acute respiratuary distress syndrome. 5-10% of patients with COVID-19 develop severe ARDS. As this disease can severely effect the respiratory, cardiovascular, gastrointestinal, central nervous and renal systems, the intensive care unit management is essential. Pandemic requires a multidisciplinary approach for patient care. The intensivists and intensive care units are very important to manage the most severe cases. This led to the saturation of existing ICU beds and creates a serious burden on healthcare systems and providers. This article provides recommendations to support itensive care physicians who manage patients with COVID-19 in the intensive care unit (ICU). We have summarized the literature and recommendations on clinical practice for the treatment of Covid-19 patients in intensive care.

25.COVID-19 Management in Pediatric Intensive Care Unit
Ayşe Berna Anıl, Emine Pınar Küllüoğlu
doi: 10.5222/terh.2020.98705  Pages 156 - 167 (1656 accesses)
Tüm dünyaya yayılıp pandemi haline gelen COVID-19 hastalığı insandan insana yakın temasla ve damlacık yoluyla bulaşmaktadır. COVID-19'un klinik spektrumu asemptomatikten ciddi akut solunum sıkıntısına kadar değişmekte, çocuklarda daha hafif seyretmektedir. Çocuklarda yoğun bakıma yatış oranı çok düşük ve ölüm nadirdir. Ciddi solunum sıkıntısı/yetmezliği, bilinç değişikliği, şok tablosu, çoklu organ yetmezliği gelişen çocuklar çocuk yoğun bakım ünitesinde izlenmelidir. Virüsün çok bulaşıcı olması ve kendine has özelliklerinden dolayı bu hastalara çocuk yoğun bakımdaki yaklaşımlar standart yaklaşımdan farklılıklar göstermektedir.
COVID-19 disease, which has spread all over the world and becomes a pandemic, is transmitted from human to human through close contact and droplet. The clinical spectrum of COVID-19 ranges from asymptomatic to severe acute respiratory distress and is milder in children. The rate of hospitalization in pediatric intensive care unit for children is very low and death is rare. Children with severe respiratory distress/insufficiency, change of consciousness, shock, multiple organ failure should be monitored in the pediatric intensive care unit. Due to the fact that the virus is highly contagious and its unique properties, approaches to these patients in pediatric intensive care vary from the standard approach.

26.Immunohematological Treatments in COVID-19 Patients
Cengiz Ceylan, Şükran Köse
doi: 10.5222/terh.2020.53386  Pages 168 - 172 (1595 accesses)
Günümüzde tüm dünyada akut respiratuvar sendrom koronavirüs 2 (SARS-CoV-2) tarafından tetiklenen koronavirüs 2019 hastalığı (COVID-2019) yaygın bir şekilde pandemi olarak devam etmektedir. Virüs ilk olarak Çin’ in Wuhan kentinde 2019 aralık ayında tespit edilmiş olup, mart 2020 sonunda 199 ülkede ve 27 000 den fazla ölüme neden olduğu bilinmektedir. Semptomlar çoğunlukla hafif olabilir, ancak ciddi vakalarda akciğer tutulumuna ve sitokin fırtınalarına neden olabilir. Yaygın akciğer tutulumu ile seyirli ağır klinik durumda tedavi seçeneklerinden olan anti-viral ve anti-HIV ilaçlar faydalı olabilmekte ancak etkinlikleri memnun edici değildir. COVID-19 pnömonisi ve sitokin fırtınası gelişen hastalarda semptomları düzeltici, mortaliteyi azaltıcı farklı tedavilere gereksinim mevcuttur. Bu makalede anti-viral tedaviler dışında COVID-19 hastalarında faydalı olabilecek konvelasan plazma (KP), immunglobulin, IL-6 blokörlerinin ve mezenkimal kök hücre tedavilerinin etki mekanizması, uygulanışı ile ilgili bilgilere yer verilecektir.
Coronavirus 2019 disease (COVID-2019), which is triggered by acute respiratory syndrome coronavirus 2 (SARS-CoV-2), now continues widely as a pandemic. The virus was first detected in Wuhan, China in December 2019, and is known to have caused more than 27 000 deaths in 199 countries and more than 27,000 by the end of March 2020. Symptoms can be mostly mild but it may be in severe cases leading to widespread lung involvement and causing cytokine storms. Anti-viral and anti-HIV drugs, which are among the treatment options in severe clinical condition with diffuse lung involvement, may be beneficial but their effectiveness is not satisfactory. In patients who develop COVID-19 pneumonia and cytokine storm, different treatments are needed to improve symptoms and reduce mortality. In this article, besides anti-viral therapies, information on the mechanism and application of convalescent plasma (CP), immunoglobulin, IL-6 blockers and mesenchymal stem cell therapies, which may be useful in patients with COVID-19, will be presented.

27.Anesthesia and Airway Management During Covid-19 Outbreak
Yücel Karaman, Gaye Aydın
doi: 10.5222/terh.2020.85579  Pages 173 - 182 (2158 accesses)
Corona virüs kaynaklı Covid-19 hastalığı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 30 Ocak 2020’de uluslararası halk sağlığı açısından acil durum, 11 Mart 2020 tarihinde ise pandemi olarak ilan edilmiştir. Hastalığın ilanı ile birlikte anestezi ve reanimasyon uygulamaları için de uluslararası ve ulusal birçok kurum, dernek veya saygın bilimsel platformlarda hastalığın tanısı, korunma, şüpheli veya kesin tanılı hastalarda izlenecek prosedür ve algoritmalar ile ilgili rehberler düzenlenmeye başlanmıştır. Dünya genelinde virüs hakkındaki bilgi ve tecrübeler arttıkça rehberler de halen güncellenmektedir. Bu makalede; hastanemizde operasyon süreci başlatılmış Covid-19 olmayan veya şüpheli veya kesin tanısı olan hastaların preoperatif anestezi hazırlığından operasyon sonrası transportlarına kadar geçen dönemdeki anestezi uygulama ve havayolu yönetim algoritmalarımızdan bahsedilecektir.
COVID-19, an infectious disease caused by Coronavirus, is declared as an emergent situation threatening public health on 30th of January 2020 by World Health Organization (WHO); and as a pandemic on 11th of March 2020. Since the declaration of disease, many national and international institutions, associations and respected scientific platforms started to build algorithms, procedural follow ups regarding anesthesiology and reanimation practice which can be applied to patients diagnosed with or suspected of Covid-19. Guidelines are being updated as the information and experience on the virus increases.
In this article, anesthesia and airway management will be discussed in patients who are either non-covid-19, or have suspicion of Covid-19 or diagnosed with Covid-19 going under operation, from pre-operative anesthesia assessment until the transportation after operation.

28.Emergency Department Organization, Patient Assessment and Management Processes in COVID-19 Pandemic
Ozge Duman Atilla, Turgay Yılmaz Kılıç
doi: 10.5222/terh.2020.96158  Pages 183 - 194 (2354 accesses)
Covid-19 salgınında acil servisler, hastane ve toplum temelli bakımın ön saflarında yer almaktadır. Hem COVID-19 şüpheli vakaların tespiti ve yönetimi hem de diğer tıbbi acillerin tanı ve tedavi sürecinin devam ettirilmesinde kritik bir öneme sahiptirler. Bu nedenle, acil servislerin değişen ihtiyaçları karşılamak için yeniden organize edilmesi zorunluluk haline gelmektedir. Bu yazımızda COVİD-19 pandemi sürecinde acil servis organizasyonu ve hasta yönetim süreçlerine odaklanmayı amaçladık.
Emergency departments are front line for hospital and community-based care in the Covid-19 outbreak. Emergency departments are critical to both the detection and management of COVID-19 suspected cases and to continue the diagnosis and treatment of other medical emergencies. Therefore, it becomes necessary reorganization of emergency services to meet the changing needs. In this article, we aimed to focus on emergency organization and patient management processes in the COVID-19 pandemic.

29.Patient Management in the Radiology Department, the Role of Chest Imaging During the SARS-CoV-2 Pandemic and Chest CT Findings Related to COVID-19 Pneumonia
Yeliz Pekçevik, Ümit Belet
doi: 10.5222/terh.2020.13549  Pages 195 - 212 (2931 accesses)
SARS-CoV-2'in primer olarak solunum sistemi tutması, COVID-19 pnömonisi tanısında, bulguların ve hastalığın şiddetinin değerlendirilmesinde ve ayrıca takibinde, akciğer incelemesini, özellikle de toraks BT’yi tercih edilen yardımcı tanı yöntemi haline getirmiştir. Toraks BT, orta-şiddetli klinik bulguları olan hastalarda ve moleküler tanı testlerinin kısıtlı olması durumunda testin pozitif çıkma olasılığı yüksek hastalarda, COVID-19 ayırıcı tanısı için çok önemli olan hızlı ve doğru tanı sağlar. COVID-19 pnömonisinin tipik ve olası BT bulguları tanımlanmıştır. Radyologların bu bulguları COVID-19 pnömonisi için şüphe derecesini belirten yapılandırılmış bir raporlama sistemi ile raporlandırması gerekir. Bu derlemede SARS-CoV-2 pandemisi sırasında radyolojinin ve akciğer görüntülemenin hasta yönetiminde rolü, COVID-19 pnömonisinde beklenen toraks BT bulguları, bulguların zaman içinde değişimi ve mevcut yapılandırılmış raporlama sistemlerini özetlenmiştir.
Primary involvemen respiratory system involvement of the SARS-CoV-2 makes chest imaging, especially chest CT, imaging of choice for diagnosis, evaluation of the findings and severity of the disease, and also follow-up of COVID-19 pneumonia. Chest CT allows fast and accurate diagnosis and is very important in the differential diagnosis of COVID-19 suspected cases with moderate-severe clinical features, and a high pretest probability of COVID-19 in the limitation of molecular diagnostic testing. Typical and fairly typical CT findings of the COVID-19 pneumonia have been described. Radiologist should report these findings with the level of suspicion of COVID-19 pneumonia in a structured reporting system. In this review, the role of radiology and chest imaging in patient management during the SARS-CoV-2 pandemic, chest CT findings potentially attributable to COVID-19 pneumonia, the evolution of the findings and currently available structured reporting systems were summarized.

LETTER TO THE EDITOR
30.The Ethical Evaluation Of A Triage Case Lived In The Covid-19 Pandemic
Çağatay Üstün, Seçil Özçiftçi
doi: 10.5222/terh.2020.15986  Pages 213 - 214 (349 accesses)
Abstract |Full Text PDF

LookUs & Online Makale