E- ISSN: 3023-6215
ANATOLIAN JOURNAL OF GENERAL MEDICAL RESEARCH - Anatol J Med : 4 (1)
Volume: 4  Issue: 1 - 1994
CLINICAL RESEARCH
1.Molecular Genetic Basis on Carcinogenesis of Colo-Rectal Tumors
Orhan Terzioğlu
doi: 10.5222/terh.1994.94752  Pages 1 - 6 (1003 accesses)
Kolorektal kanserler çok basamaklı genetik farklılaşmaların sonunda ortaya çıkmaktadır. Bu olayda değişik kromozomlardaki (5q, 18q, 17p) baskılayıcı genlerde kayıplar ve ilaveten onkojenlerde (K-ras) ardışık aktivasyonlar gözlenir. Polipoid olmayan kalıtsal kolorektal kanserlerde bunlara ilaveten kromozomlarda (2p, 3p) yeralan DNA yanlış eşleşim tamiri genleriyle ilgili olarak farklılaşmalar bulunmuştur.
Colorectal carcinogenesis evolves in the results of multi-step genetic differentiation. In the process several chromosomal (5q, 18q,17q) supressor genes deletions and also oncogene (K-ras) activation sequantially observed. In hereditary non-polypoid colorectal carcinoma (HNCC) additional differentiation were observed in chromosome (2p, 3p) the genes related DNA mismatch repair.

2.Uremic Bleeding: A Concise Review
Şinasi Salman
doi: 10.5222/terh.1994.52735  Pages 7 - 13 (2122 accesses)
Tüm üremik hastalarda cerrahi, biyopsi ve kateter yerleştirme gibi invaziv uygulamalarda problem yaratabilecek kanama eğilimi vardır. Üremik Hastalarda kafa içi kanama, perikard tamponadı ve gastrointestinal kanama yaşamı tehdit eden tabloların başında gelmektedir. Üremik hemorajik diyatezin patogenezi bilinmemektedir. Ana neden olarak trombosit disfonksiyonu ile trombosit-damar duvarı ilişkilerindeki bozukluklar düşünülmektedir. Üremik toksinler sorumlu tutulmuştur. Yeterli diyaliz uzamış kanama zamanını kısaltabilmektedir. Böbrek nakli, rekombinan insan eritropoentin'iyle anemiyi giderme, desmopressin (DDAVP), Kryopresipitat ve konjüge östrojen kullanımıyla üremik kanama sıklığı azaltılabilmektedir.
Almost all uremic patients have a bleeding diathesis which becomes a problem during invasive procedures such as surgery, biopsy and catheter placement. Intracranial bleeding, pericardial tamponade and gastrointestinal bleeding are the other life threatening clinical presentations. Pathogenesis of uremic hemorrhagic diathesis is not totally clear. A complex platelet dysfunction with abnormal platelet vessel wall interaction is claimed to be the main cause. Uremic toxins are shown to be responsible. Adequate dialysis may correct prolonged bleeding time, but fails at times. The incidence of uremic bleeding has been reduced by kidney transplantation, better management of anemia with recombinant human erythropoietin, and the use of desmopressin (DDAVP), cryoprecipitate, conjugated estrogens. In this article underlying pathophysiology; prophylactic and therapeutic approaches are reviewed.

3.Spina Bifida and Myelomeningocele
Hayati Atabay, Celal İplikçioğlu
doi: 10.5222/terh.1994.67137  Pages 14 - 19 (1808 accesses)
Spina bifida, pediyatrik nöroşirürji doktorlarınca en sık rastlanılan konjenital santral sinir sistemi defektidir. Nöroradyolojik tetkiklerdeki önemli gelişmeler, nöroanatomik patolojilerin daha doğru ve kesin tanı olanağını sağlamıştır. Erken tanı ve tedavi, intraspinal lezyonlara bağlı akut ve geç dönemde gelişecek nörolojik bulgulardaki kötüleşme oranının azaltmaktadır.
Spina bifida is the most common central nervous system birth defect encountered by the pediatric neurosurgeon. Marked advances in neuroimaging techniques have provoked a more precise definition and understanding of the neuroanatomic abnormalities. Early recognition and treatment of intraspinal lesions have reduced the incidence of acute and delayed neurologic deterioration.

4.HLA Distribution in 891 Cases Evaluted in Our Tissue Typing Laboratory
Füsun Karaarslan, Işıl Çöker, Harika Sert, Deniz Egeli, Suat Çağlayan
doi: 10.5222/terh.1994.08972  Pages 20 - 23 (845 accesses)
Bu çalışmada, doku tiplendirme laboratuvarımızda 2 yılda değerlendirilen 891 kan numunesinde HLA antijenlerinin dağılımı sunulmaktadır. Çalışmamızda, HLA-A ve B lokus antijenlerinden sırasıyla; A9, Al, A2, B5, B35, B12'inin yaygınlığı ve beklenene göre daha fazla yanyana bulunan antijen birlikteliğinin (Linkage Disequilibrium) A2B5 haplotipi arasında olduğu ortaya kondu.
It is very hard to estimate Turkish population'a HLA mapping because limited studies have been reported. 891 blood sample were evaluated regarding HLA typing in our center at last 2 years. Our results showed that the most common HLA-A and B locus antigens were A9, Al, A2 and B5, B35, B12 respectively. A significant positive linkage disequilibrium was found for the haplotype of A2B5.

5.Sonographically Guided Fine Needle Aspiration of Liver Lesions
Leman Öralay Yurdakul, Ali Nihat Eraslan, Ümit Bayol, Süheyla Sarpay, Güler Tolgonay, Ege Süzer
doi: 10.5222/terh.1994.29956  Pages 24 - 31 (1187 accesses)
Bu çalışmada, karaciğerinde fokal lezyon bulunan 67 olguya ultrasonografi eşliğinde perkutan ince iğne aspirasyon biyopsisi uygulandı. 5 benin, 2 kuşkulu, 2 yetersiz sonuç alman olgularda işlem tekrarlandı. Tekrarlar sonunda elde edilen sonuçlara göre 67 olgudan 52'sinde (%77,6) habis, 11 olgu'da (%16.4) selim 2 olgu (%3) kuşkulu sonuç alındı. İki olgu %3 yanlış negatif idi. Tekrarlar kuşkulu olgu bazında sensitivite %96.2, spesifite %100 bulundu. 2 olguda transfüzyon gerektiren kanama oldu. Ultrasonografi eşliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi, selim sonuçlar ihtiyatla karşılanıp, klinik, laboratuvar ve diğer görüntüleme bulguları ile kıyaslandığında, karaciğer fokal lezyonlarının tanısında, tekrarlanabilir, emniyetli, ekonomik ve güvenilir oluşu nedeniyle kalın iğne ve laparoskopik biyopsi ve eksploratris laparotomi gibi daha irıvaziv tanı yöntemlerine, üstün kabul edilmelidir.
Ultrasonically guided fine needle aspiration biopsies were performed on 65 patients with focal liver lesions. Biopsies were repeated in patients with 5 benign, 2 suspicious and 2 unsatisfactory cytologic results. 52 (77,6%) of the cases were diagnosed as malign, 11 (16.4%) as benign and 2 (3%) as suspicious. There were 2 (3%) false negatives. The diagnostic sensitivity of this technique was 96.2% for malignant lesions with 100% specificity. Complications was observed in 2 cases as bleeding treated with transfusion. When benign results are correlated with clinical, laboratory and radiologic data, ultrasonically guided fine needle aspiration biopsy in differential diagnosis of focal liver lesions appears to be a safe, low-cost and accurate method of diagnosis.

6.Colour Doppler Ultrasonography in Differential Diagnosis of Liver Tumours
Tahir Güven Sandıkçıoğlu, Ümit Bayol, Süheyla Sarpay
doi: 10.5222/terh.1994.60790  Pages 32 - 36 (904 accesses)
Karaciğer tümörü tanısı alan 21 olguda renkli Doppler ultrasonografik inceleme yapılmıştır. Lezyon içinde ve çevresinde saptanan akımların dalga formlarının özellikleri Doppler analizi ile değerlendirilmiştir. Hepatoselülerkarsinomalı ve hepatik metastatik tümörlü 16 olgu, karakteristik akım patternini göstermiştir. Sonuç olarak, renkli Doppler ultrasonografinin, karaciğerin selim ve habis tümörlerinin ayırıcı tanışma yardımcı olabilecek bir teknik olduğu kanısına varılmıştır.
21 patients, who were diagnosed to have liver tumours, underwent examination with color Doppler ultrasound. The wave forms of the blood detected in and around the lesions were evaluated with Doppler analysis. The hepatocelluîar carcinomas and the hepatic metastatic tumours showed characteristic flow patterns in 16 cases. In conclusion, the colour Doppler ultrasound is found to be a useful technique in differential diagnosis of malign and benign liver tumours.

7.The Tolerance To Test Meals Consisting Lactose in 20 Cases With Lactase Insufficiency
Ali Rıza Sanul, Ahmet Ömer Özütemiz, Yücel Batur, Oktay Tekeşin
doi: 10.5222/terh.1994.40257  Pages 37 - 40 (1089 accesses)
Bu çalışmada klinik bulgular, laktoz tolerans testi ve hidrojen solunum testi ile laktaz yetmezliği tanısı konan 20 olguda: 50 gm ve 25 gm laktozun sudaki çözeltisiyle, 500 ml süt ve 500 gm yoğurt verilerek gelişen ishal, karın ağrısı ve şişkinlik gibi klinik bulgular değerlendirilmiştir. Ayrıca tüm olgulara bu test yemeklerinin verilmesiyle birlikte standart hidrojen solunum testi uygulanmıştır. 50 ve 25 gm laktoz testine karşı klinik semptomlar veren olgularda semptomlar yoğurda karşı belirgin, süte karşı da kısmen azalmaktadır.
In this study, 20 patients with lactose intolerance was investigated which given different amount of lactose (50 gm and 25 gm), 500 mi milk and 500 gm yoğurt. Hydrogen breath-analysis test have been used in all patients at the same time. Although the patients have symptoms against the meals with 50 or 25 Gm Lactose, they have no symptom to yoğurt intake and diminished symptoms to cow milk intake.

8.Comparison of Na, K, Ca, Inorganic Phosphate and Mg Values in The Parotis Secretion With Whole Saliva Determined At Rest And Stimulatton
Çiğdem Erdoğan, Nurselen Toygar, Sevtap Günbay
doi: 10.5222/terh.1994.22316  Pages 41 - 45 (959 accesses)
Çalışmamızda 14 olgudan toplanan istirahat ve uyarılmış tükrük salgı örneklerinde sodyum, potasyum, kalsiyum, inorganik fosfat ve magnezyum değerleri saptanmış ve aynı koşullarda saptanan parotis salgısındaki değerlerle karşılaştırılmıştır. Bulgularımıza göre tükrük salgısında uyarılma sonrası sodyum ve kalsiyum değerlerinde anlamlı bir artma, potasyum, magnezyum ve inorganik fosfat değerlerinde ise anlamlı bir azalma saptanmıştır. Bu değerlerin aynı koşullarda saptanmış parotis salgısındaki değerlerle karşılaştırılmasında ise istirahat halinde ve uyarılmış tükrük salgısındaki potasyum dışındaki bütün iyon değerlerinde parotin değerlerine göre artma saptanmıştır.
In the present study The values of Na, K, Ca, P, Mg, in resting and stimulated saliva samples obtained from 14 cases, were determined and compared with the values of parotis saliva obtained under the same conditions. According to our findings, it was found a significant increase in sodium and calcium values. While a significant decrease was found in potassium, magnesium and inorganic phosphate values in saliva after stimulation. In comparison of these values with the the parotis secretion values which were obtained under the same conditions, a significant increase in all ionic values of either resting or stimulated saliva except potassium.

CASE REPORT
9.Intestinal Nonrotationin An Adult
Emin Yeğinboy, Ali Kaya Ersoy
doi: 10.5222/terh.1994.02886  Pages 46 - 50 (1047 accesses)
Embriyonal yaşamda ilkel orta barsağın rotasyon ve fikrasyonun yetersizliğinden kaynaklanan intestinal malrotasyon olgularına ender olarak erişkin yaşta rastlanmaktadır, intestinal nonrotasyon öntanısı konulan 22 yaşında bir erkek hastanın elektif eksplorasyonunda tanı doğrulandı. Nonrotasyon Fitzgerald tekniğine uygun olarak düzeltildi. Hasta postoperatif birinci yılın sonunda yakınmasızdır.
The disturbance of midgut rotation and fixation can occur as intestinal nonrotation, it can be present rarely in adulthood. In the abdominal exploration of a 22-yr-old male patient diagnosed preoperatively as intestinal nonrotation, we had confirmed the diagnosis. Fitzgerald technique was used to correct the nonrotation completely. He has no symptom since 12
months after operation

10.Malignant Mixed Müllerian Tumor Of Uterus
Özden Vural, Salim Güngör, Dilek Bitik, Hilal Koral
doi: 10.5222/terh.1994.55305  Pages 51 - 55 (1208 accesses)
Uterusta gelişen, seyrek görülen, heterolog komponentli malin Müllerian mikst tümör sunulmaktadır.
A case of malign Müllerian mixed tumor with heterolog component, developing in the uterus and seen rarely, is presented.

11.A Case of Testicular Torsion Diagnosed By Color Doppler Ultrasound
Zehra Hilal Adıbelli, Cengiz Yılmaz
doi: 10.5222/terh.1994.09382  Pages 56 - 59 (936 accesses)
Akut testiküler torsiyon gerçek bir cerrahi aciliyettir. Akut skrotal ağrı nedeni ile hastanemize başvuran 17 yaşındaki bir hasta renkli Doppler sonografi ile incelendi. Olguda intratestiküler tam avaskülarizasyon saptandı. Testiküler torsiyon tanısı cerrahi girişim ile doğrulandı.
Acute testicular torsion is a surgical emergency. Color Doppler sonography was performed in a seventeen years old patient with acute scrotal pain. Complete absence of intratesticular blood flow was demonstrated. Diagnosis of testicular torsion was confirmed by surgical exploration.

OTHER
12.The Problems in Emergency Units of Teaching Hospitals
Ragıp Kayar, Mehmet Karatosun, İlhami Solak, John Fowler, Faik Urbarlı, Turan Sofuoğlu
doi: 10.5222/terh.1994.47597  Pages 60 - 65 (1112 accesses)
Abstract |Full Text PDF

13.LETTER Today and Tomorrow of Pediatric Neurology
Ayfer Ülkü
doi: 10.5222/terh.1994.33733  Pages 66 - 67 (899 accesses)
Abstract |Full Text PDF

14.Turkish Medicine Receives Injury
Suat Çağlayan
doi: 10.5222/terh.1994.37450  Page 68 (861 accesses)
Abstract |Full Text PDF

15.Analysis And Abbreviated List of Medical Journals Published in Turkey Between 1928-1994
Ragıp Kayar
doi: 10.5222/terh.1994.48524  Pages 69 - 73 (1146 accesses)
Son 65 yılda ülkemizde 443 Tıp Dergisi yayınlanmıştır. Bunların 192'si (%43) 20 yılda (1974-94) 144'ü (%33) ise son 10 yılda (1984-94) yayınlanmaya başlamıştır. Bunların yalnızca 57 ve 40'ı (%30 ve %28) i yayınlanmaya devam etmektedir. Şu anda yayınlanmakta olan tüm dergilerin sayısı ise 187'dir. Yabancı dilde çıkarılan 26 dergiden 13'ü (%50) yayınlanmaya devam etmektedir. 299 dergiden 10 yılı aşan yalnızca 71 dergi (%23.7) bulunmaktadır. Dergi sayılarındaki bu kontrolsüz artışm bilimsel düzey ve yaym sürekliliğini olumsuz etkilediği anlaşılmaktadır. Bilimsel düzeyi ve sürekliliği arttırmak için oluşturacak bir editörler komisyonun seçeceği dergilerin desteklenmesi gerektiği düşünülmektedir.
443 medical journals have been published in Turkjey between the years 1928 and 1994 192 of them in the last 20, and 144 in the last 10 years. The number of journals that are still being published currently are 57 and 40 of these respectively (30 and 28 percent). The number of journals being published at present is 187. Of the 26 journals published in foreign language, only 13 have remained in publication. Only 71 out of 299 journals (23.7%) are beeing published for more than 10 years. This uncontrollable increase in journal numbers seems to be a majör negative impact on the scientific level and on the regularity of the journals. It is a major opinion that selected journals should be supported on funds that will tightly be controlled by a board of editors, who at the same time will judge on the quality of the relevant journals.

LookUs & Online Makale